WorldFood İstanbul’da gıdanın dijital geleceği masaya yatırıldı

Sektörün en yeni trendlerini ve inovasyonlarını buluşturan Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı – WorldFood İstanbul, 5 Eylül 2025’e kadar Tüyap Kongre ve Fuar Merkezi’nde devam ediyor.

Bu yıl 40 farklı ülkeden yaklaşık 1.400 katılımcı firma ve 3.200 marka ile kapılarını açan fuar, üçüncü gününde de yoğun ilgi görüyor. Katılımcıların %40’ını uluslararası firmaların oluşturduğu etkinlikte; ABD, Brezilya, İtalya, Fransa, Polonya, Çin, Hindistan, Güney Kore, Tayland, Endonezya, Mısır, Nijerya, BAE, Suudi Arabistan, Rusya, Gürcistan ve Arnavutluk gibi ülkelerden sektör temsilcileri yer alıyor.

Bu yıl 70 binden fazla ziyaretçiyi ağırlaması beklenen WorldFood İstanbul, hem yerli hem de yabancı gıda profesyonelleri için ticaret ve iş birliği açısından önemli fırsatlar sunuyor.

Gıdanın Dijital Geleceği Masaya Yatırıldı

Fuarın üçüncü gününde “Geleceğin Kodu: Veriden Tabağa” temasıyla gerçekleştirilen oturumlarda; biyoteknolojik hasatlar, hücre temelli gıdalar, veri odaklı üretim ve topraksız tarım gibi geleceğin gıda teknolojileri tartışıldı.

Endüstriyel Bilim İnsanı Can Kayacılar, “Geleceği Yiyebilir Miyiz? Gıdayı Yeniden Tanımlamak” başlıklı konuşmasında Gandhi’nin “Gelecek, bugün yaptıklarımızın bir sonucudur” sözünü hatırlatarak iklim değişikliğinin gıdanın geleceğine etkilerini aktardı.

Kayacılar, “Artık gıdayı yeniden tanımlamak zorundayız. İklim değişikliği, sadece üretim biçimlerini değil sofralarımıza gelen her lokmayı da dönüştürüyor. Örneğin coğrafi bilgi sistemleri analizleri, 2050 yılına kadar Ege kıyılarındaki zeytin üretim alanlarının %53 oranında elverişsiz hale gelebileceğini öngörüyor. Oysa bu bölge, Türkiye’nin toplam zeytin üretiminin yaklaşık %80’ini karşılıyor. Bu tablo, iklim değişikliğini dikkate almadan kurulacak hiçbir gelecek kurgusunun sürdürülebilir olmayacağını gösteriyor. Dahası, mesele yalnızca zeytinle sınırlı değil. Dünyada proteine erişim giderek zorlaşıyor ve önümüzdeki 25 yılın en kritik ihtiyacının protein olacağı öngörülüyor. Bugün gelişmiş ülkeler, bitkisel protein odaklı stratejilerini çoktan hazırlamış durumda.” dedi.

Can Kayacılar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen günün ikinci panelinde, “Yenilebilir Hücreler: Gelecekten Gelen Biyoteknolojik Gıda” teması ele alındı. Panelde Solagron Inc. Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Tezölmez, Konfrut Agri Yönetim Kurulu Üyesi ve Yeni Çiftçi Platformu Kurucusu Emrah İnce, Valentis Biyoteknoloji Inc. CEO’su Orhan Kızılkaya ve Şef ve Fonksiyonel Beslenme Uzmanı Yasin Taze sahnedeydi. Konuşmacılar; biyoteknolojik gıdaların geleceği, hücre bazlı üretim teknikleri, gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik açısından sağladığı fırsatlar, yatırım ve regülasyon süreçleri ile tüketici alışkanlıklarının dönüşümü gibi konuları tartışırken Emrah İnce dikkat çekici bir tespit yaptı: “Çiftçi, bir yandan vicdanıyla üretim sorumluluğunu yerine getirmeye çalışırken, diğer yandan cüzdanının gerekleriyle mücadele ediyor. Bu koşullar altında ondan sürdürülebilirliği öncelemesini beklemek kolay değil.”

Üçüncü oturumda gerçekleşen ‘Show Mutfağı Atölyeleri ve Şef Sohbetleri’ etkinliklerinde, “Protein Yeniden Tanımlanıyor: Süper Gıdalı Tarifler’’ başlığıyla sahne alan Şef ve Fonksiyonel Beslenme Uzmanı Yasin Taze, katılımcılara sağlıklı beslenmeye dair pratik ipuçları sundu. Taze, proteinin yalnızca geleneksel kaynaklardan değil, süper gıdalar ve alternatif içeriklerle de dengeli şekilde alınabileceğini vurguladı. Katılımcılar, günlük yaşamlarına kolayca adapte edebilecekleri yenilikçi ve besleyici önerilerle mutfaklarına ilham kattılar.

Günün dördüncü oturumunda, Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Genel Sekreteri Dr. Elif Öztürk’ün moderatörlüğünde “Çiftlikten Veriye: Hayvancılıkta Dijital Dönüşüm” konusu tartışıldı. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi ve Agrovech Kurucusu Doç. Dr. Ali Furkan Kamanlı, TETA Teknik Tarım Genel Müdür Yardımcısı Başat Tömek ve Rumeli Hayvancılık İşletme Sahibi Sinan Kolat, hayvancılıkta veri analitiği, otomasyon sistemleri ve dijital teknolojilerin sürdürülebilir üretime katkıları gibi konuları ele aldı.

Beşinci oturumda “Yapay Zekâ ile Sıfırdan Ürün Yaratmak: Mümkün mü?” temasıyla Teknoloji ve Trend Yazarı M. Serdar Kuzuloğlu söz aldı. Kuzuloğlu konuşmasında, yapay zekânın gıda üretiminde yeni bir dönemi başlatabileceğini vurgularken aynı zamanda yemek kültürünün yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda kültürel ve duygusal boyutları olduğuna dikkat çekti: “Bir şeyin mümkün olması, onun cazip olduğu anlamına gelmez. Yemek, insanlık için sadece beslenme değil, kültür, paylaşım ve duygusal bir bağdır.”

2013’te kök hücreden üretilen kültür etini örnek göstererek, bu tarz yiyeceklerin düşük karbon salınımı ve toprak tasarrufu gibi avantajlarının yanı sıra yüksek katkı maddesi içerdiğini söyledi. Yapay zekânın “insanlardan değil, insanlıktan” yararlanarak yükselecek bir araç olduğunun altını çizen Kuzuloğlu, gelecekte tek bir kişinin çalıştırdığı milyar dolarlık gıda şirketlerinin ortaya çıkabileceğini öngördü. Gelecekte yapay zekânın “kişiye özel gıda üretimi”ne geçeceğini söyleyen Kuzuloğlu, “Örneğin, fındığa alerjisi olan biri için özel olarak gofret üretmek mümkün olacak. Bugün bunun arifesindeyiz ve çok yakında bu teknoloji hayatımıza girecek.” ifadelerini kullandı.

Üçüncü günün son oturumunda ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Eşi Sibel Tatar ve Refika’nın Mutfağı’nın Kurucusu, Şef, YouTuber, Yazar ve Tanınmış Kişi Refika Birgül, ‘Kıbrıs Mutfağı’nın Keşfedilmeyi Bekleyen Lezzetleri’ başlığı altında adanın köklü mutfak kültürünü, geleneksel tatlarını ve gün yüzüne çıkmayı bekleyen gastronomik değerlerini ele aldı.

Başa dön tuşu