Son günlerde yaşananlar ekonomiyi belli oranda etkiledi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, katıldığı bir canlı yayında gündeme dair açıklamalarda bulunuyor…

Cevdet Yılmaz’ın açıklamalarından satır başları:

– Bu tutuklamada iki boyut var. Bir yolsuzluk bir de terör boyutu. Dosyada iki önemli başlık. Hukuki bir süreç. Dosyanın içeriğine bakmadan lehte veya aleyhte yorum yapılmasını doğru bulmuyorum. Dosyaların içeriğini, hukuki geçerliğini ortaya koyacak olan bağımsız yargıdır. Yargı dediğimiz bir süreç. Bu süreci hep birlikte takip etmemiz gerekiyor. Bunu siyasi olarak nitelendirmeyi son derece yanlış buluyorum. Ana muhalefet partisi kendi içinde problem yaşıyor. Bu yargı süreci vesilesiyle kedi içinde yaşadığı çatışmaları, kavgaları bir anlamda topluma mal etme çabası olarak görüyorum. Hiçbir şekilde geçerli görmüyorum. Yolsuzluktan dolayı tutuklama kararı sözkonusu. Terör boyutu da var. Terörden tutuklanma olsa sonuçları farklı olacaktı.

“Siyasi olarak nitelendirmek son derece yanlış”

Geçici tedbir olarak belediye meclisi kendi içinden geçici başkan seçmiş olacak. Böyle bir tedbir sözkonusu. Bu tanımlanmış hukuki bir süreç. Bunu siyasi olarak nitelendirmek son derece yanlış. Belediye melcisinin çoğunluğunu CHP üyeleri oluşturuyor. Başından itibaren hem önceki büyükşehir belediye başkanı hem CHP’nin belli kadroları bunu maalesef aşırı siyasallaştırdılar. Ortada bir seçim yok. Şimdiden bir adaylık süreci oluşturdular. Olmayan bir seçim için önseçim yaptılar. Sanki adaylığından dolayı bu işler oluyormuş gibi atmosfer oluşturuldu. Halbuki 2028’de seçim. Niye bu acele o zaman? Herhalde aday olduğum için yapıldı demek için adaylık atmosferi oluşturuldu, algı oluşturuldu. Böyle bir beklentileri vardı. Bunu ön alıcı siyasallaştırma çabası içine girdiler.

“Ekonomiyi belli oranda etkiledi”

Adaylık olması için ortada seçimin olması lazım. Bu tuhaf bir şey değil mi? Seçime 2,5 – 3 sene var, ön seçim yapıyorsunuz. Bir adaylık süreci oluşturup, seçim sürecinde hareketmiş gibi algı oluşturmaya gayret ettiler. Herkesin hukuk kuralları içinde protesto yapma hakkı var. Yargı süreci bitmeden kimseyi suçlamak mümkün değil; ama masum demek de mümkün değil. Bu süreçte şunu yaşadık. Sokaklar maalesef terörize edildi, marjinal gruplarla birlikte. Bu ortam bir zemin oluşturdu. Demokratik protestonun çok ötesine giden manzaralarla karşı karşıya kaldık. Küfür hadiselerinden şiddeti. Bunları tasvip etmek mümkün değil. Demokratik hukuk devletinde itiraz yolları, protesto biçimleri bellidir. Hukuk devletine ve demokrasiye saygı duyuyorsanız tepkinizi, eleştirinizi hukuk ve demokrasi içinde ifade etmek zorundasınız. Son dönemlerde kaos görüntüsü oluşturma, bir istikrarsızlık havası oluşturma gayretleri gördük. Çok şükür burada bir durulma nispi olarak sözkonusu ama, oluşturulan kargaşa ve güvenlik problemi ekonomiyi de maalesef belli oranda etkiledi.

“Bu ülkenin ekonomisini herkesin düşünmesi lazım”

Dış dünyaya verilen mesaj Gezi benzeri bir hareketlilik oluşturma havası oldu. Bunun ekonomiye olumsuz etkisini meydana çıkarma gibi. Bunun böyle olmadığı kısa zamanda görülmüş oldu. Kısa süre içinde o görüntülerin de ortadan kalkacağını düşünüyorum. Ülkemizde huzur ve istikrar var. Bunu bozmaya kimsenin hakkı yok. Bu ülkenin istikrarı ve ekonomisiyle ilgili iktidarı ve muhalefetiyle sorumluluk hissetmesi gerekiyor. Bu ülkenin ekonomisini herkesin düşünmesi gerekiyor. Ekonomiyle güvenlik arasında bir bağlantı gördüğünü ifade etmek isterim. Güvenlik ortamı iyileştirdikçe ekonomideki geçici etkiler de kendiliğinden ortaya kalkıyor.

“Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı yok”

Kim suç işlemişse, yargı buna iktidar muhalefet demeden bakmak durumundadır. Yargının önünde kiminle ilgili deliller, dosyalar, şikayetler varsa yargı ona bakmak durumunda. Kaldı ki, yargının baktığı hususların birçoğu CHP’nin kendi içinden gelen hususlar, şikayetler, ihbarlar, tanıklıklar. Kim suç işlerse işlesin, o kişilere, o yönetimlere hesap sormak durumundayız. AK Parti’nin bir belediye başkanı yanlış yaptı diye bütün AK Partilileri suçlayabilir miyiz? CHP için de aynı. Bu ayrımı çok net yapmak durumundayız. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı yok. Ama herkesin kendini savunma hakkı var tabii ki. Bu süreçte bir cevap verilmiyor, tamamen olayı siyasi arenaya çekme gayreti var. Hukuki olarak kendinizi haklı hissediyorsanız niçin tartışmayı siyasi alana çekiyorsunuz? Hiçbir soruya cevap vermeyip hadiseyi siyasete çekiyorsanız, hukuk alanında elinizin güçlü olmadığını düşünüyorsunuz demek ki?

“Siyasetçi sokağa çağırırken dikkatli olmalı”

Sayın Özel ve üst düzeyin yönlendirmeleri, söylemleri, üslupları. Sosyal medyadan önceden hazırlıklar yapılmış belli ki. Kurumsal değil kendi fikrimi ifade ediyorum. Bu kadar hızlı, belli kalıplar, belli çalışmalar sistematik şekilde toplumsal psikolojiyi yönlendirmeye dönük çaba var diye düşünüyorum. Hükümete ilişkin hukuk ötesinde muhalif kesimler de bunu fırsat bilip, sahaya çıkması sözkonusu. Aslolan siyasetçiler sorumlu davranmalı. Siyasetçi insanları sokağa çağırırken çok dikkatli olmalı. Geçmişte ölenler oldu, yaralanlar oldu, insanların varlıklarına zararlar geldi. Sokakta protestonun yolu ve yöntemi var. ‘Ben hukuku tanımıyorum’ deyip ‘hukuk devletini savunuyorum’ demek kendi içinde bir çelişti.

Ayrıntılar geliyor… 

 

 

Kaynak: Ekonomim

Başa dön tuşu