Google krizi ve Türkiye’deki saldırılar: Dijital güvenliğe büyük uyarı

Emrah Güçlü
Siber Güvenlik Uzmanı

4 Eylül günü hem küresel ölçekte hem de Türkiye’de dijital dünyayı sarsan gelişmeler yaşandı. Sabah saatlerinde Google servislerinde meydana gelen geniş çaplı kesinti, milyonlarca kullanıcıyı etkiledi. Gmail, YouTube, Haritalar ve Drive gibi en çok kullanılan hizmetlere erişim bir süre tamamen durdu. Günün ilerleyen saatlerinde ise Türkiye’de popüler mobil uygulamalar hedef alındı. Nays, Domino’s Pizza, LC Waikiki ve Fenerbahçe uygulamaları üzerinden kullanıcılara “No System is Safe!” yazılı sahte bildirimler gönderildi. Kesintilerin ardından Google’dan resmi bir açıklama yapılmazken, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı teknik rapor talep etti.

Google’daki erişim sorunu yalnızca teknik bir altyapı problemi olmayabilir. DNS tabanlı sorunlar ya da global veri merkezlerinde yaşanan aksaklıklar ihtimal dahilinde; ancak organize bir siber saldırı senaryosunu da göz ardı etmemek gerekir. Hatta büyük ölçekli veri sızıntısı ihtimali ve bunun üzerine olağanüstü önlem olarak erişimin kısıtlanması da mümkün olabilir.

Müşteri ile kurulan dijital bağ da korunmak zorunda
Türkiye’de yaşanan saldırılara ayrı bir parantez açmalıyız. Markaların en güçlü iletişim kanalı olan mobil uygulamalardan gönderilen sahte bildirimler, kullanıcı güvenini doğrudan hedef alıyor. Bu saldırı bize gösteriyor ki, sadece sistemsel güvenlik değil, müşteri ile kurulan dijital bağ da korunmak zorunda. Kullanıcıların güvenini sarsmak, kurumlar için uzun vadede teknik zarardan çok daha büyük bir kayıp yaratır.

Benzer kesinti ve saldırıların daha sık yaşanacağını öngörmek zor değil
Yaşananlar yalnızca teknik arızalar olarak görülmeli. Bir saatlik kesinti dahi küresel ölçekte iş dünyasını ve bireysel iletişimi felce uğratabiliyor. Yerel saldırılar ise gündelik hayatımızda kullandığımız uygulamaların dahi ne kadar savunmasız olabileceğini ortaya koyuyor. Siber güvenlik yalnızca uzmanların konusu değil, ekonomik, sosyal ve stratejik boyutları olan bir meseledir. Önümüzdeki dönemde benzer kesinti ve saldırıların daha sık yaşanacağını öngörmek zor değil. Bu nedenle kurumların altyapılarını sürekli güncellemeleri, bireylerin de kişisel verilerini korumayı alışkanlık haline getirmeleri artık bir zorunluluktur.

Başa dön tuşu